AFORİZMALAR-GEÇMİŞTEN GELEN
…Her insan kendi hayatının kundakçısı, her an bir yangına
hazır. Her yangın bir başlangıç ve kaybedilenler bir son değil…
…Yaşamak bize sorulmadan verilmiş bir emir mi, yoksa bir
daha tekrarı olamayacak bir lütuf mu? Biraz karamsar olacak belki, yaşam da
aslında bir uyuşmazlık silsilesi, anlam ve gayesi muamma! Yaşamak tam gitmeye
hazırlanırken “Gitme!” diyen bir sevgili gibi. İçinde yalvarış olmayan bir
asaleti kuşanmışçasına; ama bir tarafı hep acınası… Eğer yaşamda aranılan bir
amaç varsa belli oldu sanırım: Kendinle yaptığın hesaplaşmalarındaki
tutarlılık. Hatalar en vefakar evlatlarıdır çelişkilerin.
…Aslında birçoğumuz, en suskunumuz bile hayata karşı ince
bir sitem içindeyiz. Birileri bahane.
…Bir de şu var: Bu sefer kayan bir yıldıza rastlamadım.
…Aşk önce acıtmakmış bir canı, sonra kendine acınmakmış. Aşk
acıtırken fark edilmeyen, acınırken yaşananmış.
…Hiç düşündün mü? Nesneler cansızlıklarına rağmen bir şey
anlatmak ister gibi garip anlamlar taşıyabiliyor. Geçmişi ve kırılgan ruhu
arasında en sağlam köprüyü kurmuş insanların doğası sanırım: Omzunda taşımaktan
yorulduğu anıları nesnelere yüklemek! Ne yazık ki karmakarışık…
…İyilik görmeyi mi yoksa iyilik yapmayı mı yeğlersin
deseler, cevabım iyilik yapmak olurdu. Bilmem… Belki de dünyaya hanemde bin bir
borçla geldiğime inanışımdandır. Neyin bedelini ödüyorum ki ben?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder