17 Ekim 2019 Perşembe




AFORİZMALAR-GEÇMİŞTEN GELEN

…Her insan kendi hayatının kundakçısı, her an bir yangına hazır. Her yangın bir başlangıç ve kaybedilenler bir son değil…


…Yaşamak bize sorulmadan verilmiş bir emir mi, yoksa bir daha tekrarı olamayacak bir lütuf mu? Biraz karamsar olacak belki, yaşam da aslında bir uyuşmazlık silsilesi, anlam ve gayesi muamma! Yaşamak tam gitmeye hazırlanırken “Gitme!” diyen bir sevgili gibi. İçinde yalvarış olmayan bir asaleti kuşanmışçasına; ama bir tarafı hep acınası… Eğer yaşamda aranılan bir amaç varsa belli oldu sanırım: Kendinle yaptığın hesaplaşmalarındaki tutarlılık. Hatalar en vefakar evlatlarıdır çelişkilerin.


…Aslında birçoğumuz, en suskunumuz bile hayata karşı ince bir sitem içindeyiz. Birileri bahane.


…Bir de şu var: Bu sefer kayan bir yıldıza rastlamadım.


…Aşk önce acıtmakmış bir canı, sonra kendine acınmakmış. Aşk acıtırken fark edilmeyen, acınırken yaşananmış.


…Hiç düşündün mü? Nesneler cansızlıklarına rağmen bir şey anlatmak ister gibi garip anlamlar taşıyabiliyor. Geçmişi ve kırılgan ruhu arasında en sağlam köprüyü kurmuş insanların doğası sanırım: Omzunda taşımaktan yorulduğu anıları nesnelere yüklemek! Ne yazık ki karmakarışık…


…İyilik görmeyi mi yoksa iyilik yapmayı mı yeğlersin deseler, cevabım iyilik yapmak olurdu. Bilmem… Belki de dünyaya hanemde bin bir borçla geldiğime inanışımdandır. Neyin bedelini ödüyorum ki ben?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder