Fotoğraf: Bienal Sergisi-4.Antrepo (2003)
OYUN SAVAŞÇISI
Bu fotoğrafı gördüğümde savaş bitmişti. Bu fotoğrafın sahibi
belli ki savaş için çok şey anlatmak istemişti. Ben de karar verdim. Savaşa
“hayır” demek ve savaşla ilgili hissettiklerimi anlatabilmek için fotoğrafta
gördüklerimi paylaşabilirim.
Savaş için bir şeyler yazmak birçok şeyi bilmeyi gerektirir:
Tarih, politika, ekonomi… Yine de bu resmi gördüğümde bunlardan da öte bir şey
hissettim. Bir çocuğun elinde silah görmek ve başka bir çocuğun silah
karşısında diz çöküşünü izlemek her şeyi unutturdu bana. Bir oyun gibi
göremedim. Bir an için gözümde büyüdüler. Bu yüzden bu resmin bende
uyandırdıkları hakkında söylemek istediklerim var: Savaşın ne tür bir acı ve
yokluk öncüsü olduğunu inkar edemeyiz.
Bu resmi görmeden önce de “savaş” dendi mi aklıma ilk gelen
yine hep çocuklar olurdu. Önce bir çocuk yüzü hayal ederdim. Savaş onu yalnız
bırakacak, en muhtaç olduğu dönemde ailesinden ayıracak, çaresizce çocukluğunu
bu acılara bırakacak diye düşünürdüm. Düşündüğüm, vuslatı garantisiz, tarihsiz
bir vedalaşmanın ortasında bir çocuk yüzüydü. Şaşkın, ağlayan, olanlara anlam
veremeyen bir yüz.
Çocuk ne bilsin savaşı? O, şu ana kadar, oyun oynamaktan
yorgun düşen bedeniyle geceleri mışıl mışıl uyuyan bir “oyun savaşçısı” sadece.
Onun savaş diye bildiği belki de yaptığı kumdan kaleleri yıkıp tekrar yapmak.
Şimdi nereden bilsin çocuk savaşı?
Resmi gördüğümde anladım:
Çocuklar da biliyor artık savaşın vuslatsız vedalar
olduğunu.
Ayrılık ölümden betermiş derler. Savaş ikisinden de beter.
Ayrılırken ölüyorsun, gidenin gelmeyeceğini hissediyorsun, en başında ölümlere
şahit oluyorsun. Savaşa bir vize verdin mi ayrılığı da ölümü de göze alıyorsun.
Üstelik üstünde yaşadığın toprak parçasının bir hiç sayıldığını, sömürüldüğünü
görerek… En önemlisi de bedelini en ağır ödeyen çocuklar oluyor. Onları
belirsiz bir gelecek bekliyor. Hayata karşı savunmasızken daha savunmasız
kalıyorlar ve hiçbir şeyi unutmuyorlar. Daha yoğun, daha kalıcı yaşıyorlar.
Savaşla ilgili düşüncelerimi bu resimden yola çıkarak dile
getirdim; çünkü bir endişem var: O izler geçmeyecek. Ya fotoğraftaki silah bir
oyuncak olarak kalmaz ve o “oyun savaşçısı” büyürken silah da gerçeğe
dönüşürse… Savaş hep var olacak. Savaş bir çözüm olarak görülecek; ama hiçbir
sorunu çözmeyecek. İşte o zaman hiçbir zaman oyun olmayacak.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder