3 Haziran 2025 Salı

Yazmak İçin İlham Veren Kitaplar

 

Yazmak İçin İlham Veren Kitaplara Bakış

İçinde yazma tutkusu olan herkesin farklı bir hikayesi vardır. Kimi hayal dünyasını çocuk öyküleriyle ortaya çıkarırken kimi gözlemlerini hikayeleştirmiştir. Denemeler yazmak, makalelerle fikrini daha güçlendirmek ya da her şeyi şiirle anlatmak, yazmayı seven biri için zorlu; ama güzel bir yoldur. Bu, okurken de yazarken de kelimelerin gücüne inananların yoludur.

Gelişen teknoloji birçok bilgi kaynağını bize sunuyor. “Nasıl yazar olunur” sorusunu yazan birçok kişiden biri de siz olabilirsiniz. Cevabı uzun, yaşayarak tecrübe edilebilen ve çok çok yazmanın neticesinde anlaşılabilir bir soru olduğunu düşünüyorum.

İyi bir okuyucu olmak için gayret gösterirken yazmak için duyduğunuz heyecanı da kaybetmiş hissedebilirsiniz. Yazmaya nasıl başlayacağınızı düşünüyor ya da yazmaya uzun bir zaman ara vermiş olabilirsiniz. İşte yazmak için ilham veren kitaplar dizisi de bu arayışın bir sonucudur.

Yazmak Bir Yetenek mi, Öğrenilebilir mi?

Kalemi güçlü yazarları okumak ayrı bir keyif verir. “Kalemine sağlık” deriz. O sözcükler nasıl bir araya geliyor da büyülü bir dünyaya çekiyor okuyucusunu? Söz konusu yazarlık olduğunda yazmak yetenek midir, en çok merak edilen sorulardan biridir.

Yazmak geliştirilebilen bir şeydir. Yazma yeteneğini ortaya çıkaransa yazma isteğidir. Kalemi eline almadan ya da klavye başına oturmadan böyle bir yeteneğe sahip miyiz, bilemeyiz. Öğrenilmesi gereken kısmı tabi ki dile hakimiyet. Bir de yazmayı alışkanlık haline getirmek. Sporcunun günü gününe antrenman yapması gibi… Bir doktor adayının kadavra ya da maket üzerinde çalışması gibi… Yetenek ve gayretin işbirliği gerekiyor.

Yaratıcı Yazarlık Nedir?

Yaratıcı yazarlık nedir, yazmak için adım atanların en çok araştırdığı konulardan biridir. Duyguları, düşünceleri, herhangi bir olayı ya da bilgiyi kelimelere dökerken bunu etkileyici bir şekilde yapabilme sanatı olarak tanımlanabilir.

Yaratıcı yazarlık, son dönemde en çok dikkat çeken alanlardan biri. “Yazmak istiyorum bir türlü başlayamıyorum” cümlesini duymuş olabilirsiniz. Bizzat kendiniz “Yazıyordum ama artık tıkanmış durumdayım” diyebilirsiniz. Yaratıcı yazarlık bu noktada daha ilgi çekici görünmektedir. Bize, yazı yazmanın öğrenilebilir ve geliştirilebilir olduğunu göstermektedir. Burada tercih sizin, daha çok kaynak kitaba sarılabilir ya da yaratıcı yazarlık programlarını deneyimleyebilirsiniz. Ya da direk okyanusa dalar gibi oturur, yazmaya başlarsınız.

Yaratıcı yazarlığın, yazmanın bu kadar gündeme gelmesindeki bir sebep de dijital içerik üreticiliğinin gündemde olan bir iş alanı olmasıdır. Bugün birçok marka, kurum, internet sitesi donanımlı içeriklere yer vermektedir. Kalemine güvenenler için profesyonel bir gelir aracı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Ne yazmak istiyorsanız yazabilirsiniz. Önemli olan hedefiniz, yazmak istediğiniz konuda bilgi birikiminiz ve isteğiniz… Saatlerce o sandalyeden kalkamayabilirsiniz. Yazdıklarınızı tekrar tekrar okuyarak körleşebilirsiniz. Hazır mısınız?

Nasıl Daha İyi Yazabiliriz?

Yazmaya başlarken kişinin etkilendiği faktörler ya da ihtiyaçlar içsel ve dışsal nedenler olarak değişebilir. Bir masa, defter, kalem ya da bilgisayar varsa yazmak için başka bir şeye ihtiyaç duymayabilirsiniz. Yazmak için bir içsel motivasyon olması gerektiğini de düşünenler olabilir. Temel olarak iyi yazmak iyi bir okuryazarlığa dayanır. Daha sonra nerede ve hangi materyallerle yazmak istediğinize siz karar verebilirsiniz.

Kendi yazım tarzınızla okuyucunun beklediği yazı örtüşmeyebilir. Net ve kısa cümlelerle anlaşılır ifadeler kullanmak, noktalama işaretlerini doğru kullanmak, kelime hazinesinin zenginliği yansıtan cümleler iyi bir yazının işareti olabilir. Etkili yazı yazma teknikleri olarak görebileceğiniz bu püf noktalarından en önemlisi her gün sistemli bir şekilde yazı yazmaktır. Her gün aynı saatte mesaiye başlar gibi koltuğunuza oturmalı ve yazmadan kalkmamalısınız. Birgün bu yazdıklarınızdan beslenerek iyi eserler çıkarabilirsiniz.

Yaratıcı yazarlık konusunda yaptığım okumaların neticesinde aynı kararlılığı görüyorum. Söz konusu yazarlık olduğunda bir derya ile karşılaşabilirsiniz. Ben, henüz okuyabildiğim, beni etkileyen ve ilham veren kitapları sizin için paylaşıyorum.

Yazmak İçin İlham Veren 13 Kitap

Okumak, özellikle etkileyici metinler okumak yazma isteğini ve yazının kalitesini beslemektedir. Ben de yazmakla arama giren mesafeyi kapatmak için önce kitaplara sarılanlardanım. Sıraladığım kitaplar hakkında yazar olmak isteyenler için kitaplar demek iddialı olabilir. Çünkü literatürü bundan daha zengin olan değerli okur ve yazarlarımız mutlaka vardır. Ben sadece şimdilik bana ilham veren kitapları sıralıyorum. Bunlar arasında sizin de okuduklarınız olabilir. Bazıları merak da uyandırabilir. Sizin için paylaşıyorum.

1.    Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık-Murat Gülsoy

2.    Martin Eden-Jack London

3.    Mesleğim Yazarlık-Haruki Murakami

4.    Sen de Kendi Hikayenin Kahramanısın-Kendra Levin

5.    Bir Kuştan Öbürüne-Anne Lamott

6.    Dümeni Yaratıcılığa Kırmak-Ursula K.Le Guin

7.    Bir Yazar Nasıl Okunur?-John Freeman

8.    Genç Yazarlar İçin Hikaye Anlatıcılığı Üzerine-Celil Oker

9.    Yazarın Yalnızlık Burcu-Semih Gümüş

10.  Yazma Sanatı-Stephen King

11.  Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine-Schopenhauer

12.  Deneme Yazmanın Temel Kuralları-Nigel Warburton

13.  Felsefe Okuma Rehberi-Nigel Warburton

Benim yeni maceram bu on üç kitabı tekrar elime alarak yazmaya başlamak. İşte o zaman yaratıcı yazarlık nedir, tekrar cevaplamam gereken bir soru olarak karşıma çıkabilir. Olsun, ben de tekrar sorgulamaya ve cevap aramaya hazırım.

Sizin için ufuk açıcı olmasını umduğum ya da en azından edebiyat üzerine keyifli saatler geçireceğiniz bir okuma dizisi olmasını diliyorum.

14 Haziran 2021 Pazartesi

Rüya

Elimde bavulumla son otobüse yetiştim. Eğer yetişemeseydim, başka bir otobüse binmeye cesaret edemezdim. Verdiğim karardan o kadar emin değilim ki, ayaklarım geri geri gidiyor. Seçimlerimizle sınanıyoruz. Her yol ayrımını bir işaret sanıyor, sonra yanılıyoruz. İşte, seninle geldiğim bu yol ayrımında yanılmak istemiyorum.

Neden ayrıldığımızı hatırlayamıyorum. Gurur muydu, inat mıydı? Neyin nesiydi? Hayat bizi çağırıyordu, biz yan yana hayallerimizin peşine gidemiyorduk. Hayallerimiz ortak olamıyorsa hayatımız da ortak olamazdı tabi. Karşımızdakini kendine benzetme isteği, aşkımızın zulüm haliydi…

Yıllar bize öğretti, hayallerimizle de sevdiklerimizle de barışmayı; ama seninle barışamadık.

Birlikte daha cesur olunurdu, biz birlikte korkularımızdan besleniyorduk.

Sen, sonu vuslatla biten rüyamdın, uyanıkken hiç kavuşamadık…

Ne zaman ki seni daha az düşünür oldum, işte o zaman tekrar karşılaştık. Seni gördüğümde de sadece kaçmak istedim… Kalbimi avuçlarına bırakıp kaçmak…

Benden sadece bir gün istedin. Eskiye dönebileceğimize inandırabileceğin tek bir gün… Anılarımızı sığdırabileceğin tek bir gün… Yeter dedin, o bir gün, hiçbir şey değişmemiş gibi... Aramıza ne yıllar ne başka insanlar girmiş olur, biz oluruz… Sonra da sadece biz oluruz. “Bavul da kalsın bizimle,” dedin. Bu bavulla ya senin yanında kalacaktım ya da şimdi bindiğim son otobüse varacaktım…

Değişmişsin… Dinliyorsun beni…Eskiden senin bir dünyan vardı, ben o dünyaya uymak zorundaydım. Şimdi benim dünyamdasın. Sonu mutlu biten masallar gibi anlattıkların… Seninle aynı hayali kurmak… Bir okyanusa dalmak gibi gözlerinin mavisine dalmak… Sesin sıcacık, nefesin de… İmkânsız olduğunu bile bile bir an kapılıyordum sana, gerçekten, ramak kalmıştı… Ne zaman bu kadar kendinden emin, benden emin ve bizden emin oluverdin, şaşırıyorum. Oysa ben bu bavulla, başka birinden emin “Evet” demeye gidiyordum. Ben giderken çıkageldin…

Sen artık hazırdın, yanlış zamanda kaldın… Ben otobüste nefes nefese bir rüyadan uyandım…

 

8 Kasım 2020 Pazar

Kasım

Derdimi paylaşsam,

Yükümü benimle taşıyıp kederimi azaltıyorsun,

Sevincimi paylaşsam,

Katbekat güzelleşiyor her şey…

Yanı başımda omuz,

Yoluma yoldaş oluyorsun…

 

Bir bakmışız yıllarımıza anılarımız yüklenmiş…

Heybemiz dolu; acısıyla tatlısıyla...

Sevgiyle, sabırla yoğrulmuşuz…

İnce ince işlenmiş bize;

Bir ömürlük Kasım ayı,

Birlikteyiz her nefeste...





26 Ekim 2020 Pazartesi

Ayrılık

 

Artık yeni bir şarkım var,

Rıhtımda arkandan bakakaldığımda dilime dolanmış.

Bin bir anıyla yüklü şimdi o yollar,

Her bir sokağı bizim adımızla mıhlanmış.

Bin bir çelişkinin ortasındasın bak, yeniden,

Sor bakalım,

Bu özleme bir çare var mıymış?


14 Eylül 2020 Pazartesi

Kitaptan Cümleler-Felsefi Alıntılar

 - Mutluluk, ruhun erdeme uygun etkinliğidir. -Aristoteles

- İstediklerimizin bazılarını elde edememek mutluluğun ayrılmaz koşuludur. -Russell

- Yaşamını kendi tercihine göre yönlendirebilen herkes güzel yaşamak için bir hedef koyar-mevki, ün, zenginlik ya da eğitim- tüm eylemlerini bu hedefe bakarak gerçekleştirir. -Aristoteles

- Birçok durumda yeniden yapmanın başlangıcı olarak yıkmak gerekir. -Russell

- Mutluluk erdemin sonucu değil, erdemin kendisidir. -Spinoza

- İnsanlar doğaları gereği birbirlerinin düşmanıdır. -Spinoza

- İnsanın duygularını yönetmedeki ya da denetlemedeki acizliğine esaret adını veriyorum. -Spinoza

- Özgür bir insan ölümü her şeyden daha az düşünür ve onun bilgeliği ölüme değil hayata kafa yormasındadır. -Spinoza

- Gönüller silahla değil, sevgi ve yüce gönüllülükle fethedilir. -Spinoza

- Cehaletin kimseye bir fayda getirdiği görülmemiştir. -Cicero

- Kendi savaşını her gün kendi kendine vermelisin. - Nietzsche

Kitaptan Cümleler-Özgürlük Yolları-Akıl Çağı-Jean Paul Sartre

  * "...Özgürlüğün, insanların kendi istekleriyle yarattıkları durumlara tam karşıdan bakmalarını ve o durumların sonuçlarına katlanmaları gerektiğine inanıyorum."

* "Hiç kimseye benzememek için insan herkese benzemek cesaretini gösterebilmelidir."

* "Kendimi en çok, seni gördüğüm zaman bulabiliyorum. Sanırsın ki, sende kendimden bir şeyler biriktirmişim."

* "...Ama bence sende, yıllarca büyük değer verdiği fikirlerin aslında on para etmediğini fark edivermiş bir insanın şaşkın hali vardı."

* "Şimdi bir adım daha at, özgürlüğünden vazgeç: O zaman her şeyi yeniden kazandığını göreceksin."

* "Hem sonra, ben de düşünüyorum ki insan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulamadığı müddetçe, insan değildir, adam değildir."

Özgürlük Yolları üçlemesi için paylaştığım yazıma https://harmoniaes.blogspot.com/2025/10/sartre-ve-ozgurluk-yollar.html adresinden ulaşabilirsiniz.

19 Ağustos 2020 Çarşamba

Aşkın Bilmem Hangi Evresi

 


İlişkinin heyecanla başladığı günler en güzel günlermiş gibi gelebilir; ancak en çok darbe de bu dönemde alınır. Çünkü, ilişki yeniyken her şey yenidir. Çevre yenidir, yollar yenidir, şarkılar yenidir; hatta dolabındaki üç-beş yıllık kazak bile sırf “O” sarıldı diye yenidir mesela… Aşk yenidir, yenidendir; hem güzeldir hem yorucu…

Garip olan şu ki sevdiğimizi söylediğimiz insana güvenemeyiz de… Sözlerinde, yaptıklarında başka başka anlamlar ararız. Adını koymaya çalıştığımız her şey bir kıskançlıkla, bir yanlış anlamayla değişebilir. Çok sert rüzgarlar esebilir, hiç hesapta yokken.

Sonuçta haklı olmak o kadar önemlidir ki, dinlemeyiz…

Haklı olmak… Çok mu önemlidir gerçekten? Haklı olmak, incitmelerin ya da incinmelerin telafisi olabilir mi?

Birine karşı haklı olmaya çalışmadığınızda aşıksınız demektir. Aşk o kadar vazgeçiştir kendinden… Kalbin karşısındakiyle uzlaşma çabasıdır ki çoğu kez karıştırılır; o kaybetme korkusunun getirdiği kabullenişlerle… Aşk bazen bu ikisi arasındaki farkı anlayamamaktır. Şansınız varsa ya vaktinde anlarsınız ya da geç kalır ayrılırsınız…

15 Ağustos 2020 Cumartesi

Yıldızın Dili

 

Yıldızlar da umudu kesmiş senden,

Yarım bir kalpten küpe kondurmuş gökyüzüne.

Bir eşi kayıp...

Çok uzun zamandır bekliyorum,

Nicedir, kendimce…

Artık dileklerimin bile sonu gelmiş olmalı ki,

“Kal” diyemiyorum gönlümce…

12 Ağustos 2020 Çarşamba

Harita

 

Şu dudağının kenarında başlayan ince tebessüm,

Ve izlediği o tek gamze…

Işıklı bir yol var ki,

Gözlerinin siyah harelerinden gelen…

“Biz” e giden yolun haritasıdır işte,

Tüm “acaba”ları “mümkün” kılan…

8 Ağustos 2020 Cumartesi

Eski Oyun

Dur bakalım,

Bir oyuncak kavgasıydı bizimkisi, ki hala paylaşamadığımız şeyler var -bence-

Onca zamandan sonra,

Bir çocuk kırılmış oyuncağına nasıl bakarsa, öyle bakıyorum sana. Oyuncağını kıran kendi olsa da...

Çocuktur, unutur -ki unuttuğu görülmemiştir-bence-


Aşk çıkmazı diyorlar...

Halbuki içinde senin olmadığın bir yol mutlaka olmalı... Yollarım sana çıkmamalı...

Umut çıkmazı...

Ben neredeyim şimdi, hangi çıkmazdayım?


Düşünmek birini,

Ve düşünülmek düşündüğün tarafından,

Karşılıklı birbirini düşünmek...

Eski bir oyun vardı hani,

Saat saat üstüne...

An

 -Sağ ol, dedi adam.

-Niçin? diye sordu kadın.

-Geldiğin için, diye yanıtladı adam.

-Sen de sağ ol, dedi kadın.


Akşamın bir vakti, kadın tam bahçe kapısından içeri girecekken bu teşekkürle -teşekküre dair sorgula-ma- son kez geriye dönüp bakmıştı. 

Kim bilir?

Belki de teşekküre hiç gerek yoktu...


(2004)

...

Bana anlattıklarına bakılırsa sen kendinden kaçar gibisin.

Sürüklenmektesin bir uçuruma onulmaz yaralarınla,

Ve yaralarına karşı umarsızsın...

Mutlu olmak istiyorsan aşkta tutarlılık arayamazsın!

Türkü

 Her türkü bir ağıttır,

'Seven'den 'sevilen'e yakılan.

Sunulmuş iki seçenek vardır...

Ve her türkünün varış noktası aynıdır:

"Ya beni de götür ya sen de gitme"

'Seven' nasıl çaresizse 'sevilen' de çaresizdir artık..

Tek çare birlikte olmaktır.

Her türkü nicedir kavuşamayan iki sevgilinin vuslatıdır aslında...    (2004)

5 Ağustos 2020 Çarşamba

Ev

İnsanın sevdiği bir ev olunca, kendisine mahsus bir hayatı da olur.”

                                                                                *Huzur-Ahmet Hamdi Tanpınar

 

Evde olmak, bir eve ait olmak, o evde kendini iyi ve güvende hissetmek… Mutlu da gelsen mutsuz da gelsen evinde olmanın verdiği o şükür duygusunu yaşamak…

Barınmak için, güvenlik için bir evi olmalı insanın. Tabi ki bu ilk öncelik! Peki sonra?

Evini sevmek hayatı sevmeyi de kolaylaştırıyor, yaşadıklarını da.

Ev o kadar kişiye özel, kendisine özgü ve o kadar kendiliğinin bir parçası ki, ev ev üstüne olmuyor…

Bazen de evin içindeki şehir kalabalığı iyi geliyor …

Eşya mı güzel yapıyor evi, yoksa senin hislerin mi?

Zamanla öğreniyor insan, en zor arayışın “ev” de olduğunu, bir de, eve ne koysan aslında ol-madığını…


14 Temmuz 2020 Salı

Güne Bakış...

Yaşamak, bazen ne istediğini bilmeden

Bazen de sadece bir ağaç gölgesindeki huzuru aramak,

Belki de bu yüzden biraz umutsuz,

Biraz da umutlu…


8 Temmuz 2020 Çarşamba

Gün Yeni Bir Gün...




Her zaman günlük güneşlik olamaz ya... Kavurucu sıcakları da dindirecek bir bulut lazım... Kara kara dolanmasına aldanma; yağmurun kokusuna, serinliğine bırak her şeyi... Bir bakmışsın her şey olması gerektiği gibi...

1 Mayıs 2020 Cuma

Dönüş


Geçmiş yılların telafisi mümkün olur mu?
Bilmiyorum…
Yeniden başlamanın heyecanını yaşıyorum sadece.
Sevdiğim yerden başlıyorum, belki çok zor…
Pişmanlığın sızısı şimdi parmaklarımın arasında ince ince,
Hâlbuki yürüyüşlerin en heyecanlısı…
‘Keşke’lerle başlayan bir yığın cümle,
Nasıl ayrı geçirmişiz o günleri?


12 Nisan 2020 Pazar

Hatıra*


İlk hediye,

Ne zamandır bana vermek istediğin hediyeymiş, öyle demiştin.
Bir de bakmıştın uzun uzun...
İşte o bakış kaldı hafızamda,
Yitip giden sözlerinin tesellisi…

Kararsızdık,
Bir türkünün yürekteki sızısı mı, yoksa, neşesi miydik birbirimize?
Anlayamadık.

Yıllarımız başka başka hayatlara akıp gitmişken,
Nedense geçmiş günün hesabını şimdi yapıverdik...

Unutmak için mi parmağımıza birer yüzük taktık?
Yoksa gönlümüze bir yük mü bıraktık?

Unutmak demişken; o ilk hediyen,
Hala durur başucumda “Seni Düşünmek”
Sesin kulaklarımda çalınır,
“Çamdan Sakız Akıyor”  eşliğinde.
Şimdi dilimde,
“Gelmiyorsun”…
Şarkılar derin, çok acı…

Hatıra-


Bülbül Köşkü…
Hatırladığım bir küçücük meyhane,
Üç beş masa, her biri, birbirinin kavgasına da sevdasına da ortak.
Bir masa ki, sadece bizim.
Dün gibi aklımda Selim Amca'nın muzip bakışı, o tok sesi:
“Bu masaya her kimdir oturan, bilsin ki burası Gönül Köşkü!”

Bülbül Köşkü…
Bir yer düşün her şeyin başladığı; ama bitişi muamma…
Bir yer düşün yıkıcı; ama pişmanlığın zerresi yok…

Yıllar sonra kapısındayım,
Sadece birkaç saniye için zaman durmuş, her şey kaldığı yerden devam edecek gibi…
Bir ışıltı gibi geçti gülüşün, kendime geldim.

Şimdi karşımda görsem seni ne hissederim, ne yaparım?
Bilmiyorum.
Tuttuğum yastan bir gözyaşı kalmış mıydı?
Bilmiyorum…

10 Nisan 2020 Cuma

Armağan...

09/03/2020

Yeni yaşımı alırken, tam da yolun yarısındayken ilk hediyem kendime, kalemimle kutluyorum kendimi… Kıymetini bilemediğim her yaşım, her anım için binlerce özür… Yaşım ilerledikçe birçok hevesimin yarım kalacağını bilseydim; sevinçlerimi, mutlu anlarımı daha coşkuyla yaşar, heybemde bunlara daha çok yer açardım. Nefes alınamayan bir anda oksijen maskesidir bu anlar, hatırlarsın iyi gelir.

Yeni yaşımı alırken, tam da yolun yarısındayken bu sefer farklı davranacağım. Doğum günümü önemseyeceğim, kendimi önemseyeceğim… diyebilmek isterdim. Ne yazık ki kaygılarımın izin verdiği ölçüde yaşayabiliyorum her şeyi…

Kendimle ilgili her şeyi alarmın erteleme tuşuna basar gibi yaşadığımı, saatimi hep başkalarına göre kurduğumu anlamanın eşiğindeyim. Bir konuda kendimi ikna etmeye çalışıyorum:

Değişebilir miyim?