14 Eylül 2020 Pazartesi

Kitaptan Cümleler-Felsefi Alıntılar

 - Mutluluk, ruhun erdeme uygun etkinliğidir. -Aristoteles

- İstediklerimizin bazılarını elde edememek mutluluğun ayrılmaz koşuludur. -Russell

- Yaşamını kendi tercihine göre yönlendirebilen herkes güzel yaşamak için bir hedef koyar-mevki, ün, zenginlik ya da eğitim- tüm eylemlerini bu hedefe bakarak gerçekleştirir. -Aristoteles

- Birçok durumda yeniden yapmanın başlangıcı olarak yıkmak gerekir. -Russell

- Mutluluk erdemin sonucu değil, erdemin kendisidir. -Spinoza

- İnsanlar doğaları gereği birbirlerinin düşmanıdır. -Spinoza

- İnsanın duygularını yönetmedeki ya da denetlemedeki acizliğine esaret adını veriyorum. -Spinoza

- Özgür bir insan ölümü her şeyden daha az düşünür ve onun bilgeliği ölüme değil hayata kafa yormasındadır. -Spinoza

- Gönüller silahla değil, sevgi ve yüce gönüllülükle fethedilir. -Spinoza

- Cehaletin kimseye bir fayda getirdiği görülmemiştir. -Cicero

- Kendi savaşını her gün kendi kendine vermelisin. - Nietzsche

Kitaptan Cümleler-Özgürlük Yolları-Akıl Çağı-Jean Paul Sartre

  * "...Özgürlüğün, insanların kendi istekleriyle yarattıkları durumlara tam karşıdan bakmalarını ve o durumların sonuçlarına katlanmaları gerektiğine inanıyorum."

* "Hiç kimseye benzememek için insan herkese benzemek cesaretini gösterebilmelidir."

* "Kendimi en çok, seni gördüğüm zaman bulabiliyorum. Sanırsın ki, sende kendimden bir şeyler biriktirmişim."

* "...Ama bence sende, yıllarca büyük değer verdiği fikirlerin aslında on para etmediğini fark edivermiş bir insanın şaşkın hali vardı."

* "Şimdi bir adım daha at, özgürlüğünden vazgeç: O zaman her şeyi yeniden kazandığını göreceksin."

* "Hem sonra, ben de düşünüyorum ki insan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulamadığı müddetçe, insan değildir, adam değildir."

Özgürlük Yolları üçlemesi için paylaştığım yazıma https://harmoniaes.blogspot.com/2025/10/sartre-ve-ozgurluk-yollar.html adresinden ulaşabilirsiniz.

19 Ağustos 2020 Çarşamba

Aşkın Bilmem Hangi Evresi

 


İlişkinin heyecanla başladığı günler en güzel günlermiş gibi gelebilir; ancak en çok darbe de bu dönemde alınır. Çünkü, ilişki yeniyken her şey yenidir. Çevre yenidir, yollar yenidir, şarkılar yenidir; hatta dolabındaki üç-beş yıllık kazak bile sırf “O” sarıldı diye yenidir mesela… Aşk yenidir, yenidendir; hem güzeldir hem yorucu…

Garip olan şu ki sevdiğimizi söylediğimiz insana güvenemeyiz de… Sözlerinde, yaptıklarında başka başka anlamlar ararız. Adını koymaya çalıştığımız her şey bir kıskançlıkla, bir yanlış anlamayla değişebilir. Çok sert rüzgarlar esebilir, hiç hesapta yokken.

Sonuçta haklı olmak o kadar önemlidir ki, dinlemeyiz…

Haklı olmak… Çok mu önemlidir gerçekten? Haklı olmak, incitmelerin ya da incinmelerin telafisi olabilir mi?

Birine karşı haklı olmaya çalışmadığınızda aşıksınız demektir. Aşk o kadar vazgeçiştir kendinden… Kalbin karşısındakiyle uzlaşma çabasıdır ki çoğu kez karıştırılır; o kaybetme korkusunun getirdiği kabullenişlerle… Aşk bazen bu ikisi arasındaki farkı anlayamamaktır. Şansınız varsa ya vaktinde anlarsınız ya da geç kalır ayrılırsınız…

15 Ağustos 2020 Cumartesi

Yıldızın Dili

 

Yıldızlar da umudu kesmiş senden,

Yarım bir kalpten küpe kondurmuş gökyüzüne.

Bir eşi kayıp...

Çok uzun zamandır bekliyorum,

Nicedir, kendimce…

Artık dileklerimin bile sonu gelmiş olmalı ki,

“Kal” diyemiyorum gönlümce…

12 Ağustos 2020 Çarşamba

Harita

 

Şu dudağının kenarında başlayan ince tebessüm,

Ve izlediği o tek gamze…

Işıklı bir yol var ki,

Gözlerinin siyah harelerinden gelen…

“Biz” e giden yolun haritasıdır işte,

Tüm “acaba”ları “mümkün” kılan…

8 Ağustos 2020 Cumartesi

Eski Oyun

Dur bakalım,

Bir oyuncak kavgasıydı bizimkisi, ki hala paylaşamadığımız şeyler var -bence-

Onca zamandan sonra,

Bir çocuk kırılmış oyuncağına nasıl bakarsa, öyle bakıyorum sana. Oyuncağını kıran kendi olsa da...

Çocuktur, unutur -ki unuttuğu görülmemiştir-bence-


Aşk çıkmazı diyorlar...

Halbuki içinde senin olmadığın bir yol mutlaka olmalı... Yollarım sana çıkmamalı...

Umut çıkmazı...

Ben neredeyim şimdi, hangi çıkmazdayım?


Düşünmek birini,

Ve düşünülmek düşündüğün tarafından,

Karşılıklı birbirini düşünmek...

Eski bir oyun vardı hani,

Saat saat üstüne...

An

 -Sağ ol, dedi adam.

-Niçin? diye sordu kadın.

-Geldiğin için, diye yanıtladı adam.

-Sen de sağ ol, dedi kadın.


Akşamın bir vakti, kadın tam bahçe kapısından içeri girecekken bu teşekkürle -teşekküre dair sorgula-ma- son kez geriye dönüp bakmıştı. 

Kim bilir?

Belki de teşekküre hiç gerek yoktu...


(2004)

...

Bana anlattıklarına bakılırsa sen kendinden kaçar gibisin.

Sürüklenmektesin bir uçuruma onulmaz yaralarınla,

Ve yaralarına karşı umarsızsın...

Mutlu olmak istiyorsan aşkta tutarlılık arayamazsın!

Türkü

 Her türkü bir ağıttır,

'Seven'den 'sevilen'e yakılan.

Sunulmuş iki seçenek vardır...

Ve her türkünün varış noktası aynıdır:

"Ya beni de götür ya sen de gitme"

'Seven' nasıl çaresizse 'sevilen' de çaresizdir artık..

Tek çare birlikte olmaktır.

Her türkü nicedir kavuşamayan iki sevgilinin vuslatıdır aslında...    (2004)

5 Ağustos 2020 Çarşamba

Ev

İnsanın sevdiği bir ev olunca, kendisine mahsus bir hayatı da olur.”

                                                                                *Huzur-Ahmet Hamdi Tanpınar

 

Evde olmak, bir eve ait olmak, o evde kendini iyi ve güvende hissetmek… Mutlu da gelsen mutsuz da gelsen evinde olmanın verdiği o şükür duygusunu yaşamak…

Barınmak için, güvenlik için bir evi olmalı insanın. Tabi ki bu ilk öncelik! Peki sonra?

Evini sevmek hayatı sevmeyi de kolaylaştırıyor, yaşadıklarını da.

Ev o kadar kişiye özel, kendisine özgü ve o kadar kendiliğinin bir parçası ki, ev ev üstüne olmuyor…

Bazen de evin içindeki şehir kalabalığı iyi geliyor …

Eşya mı güzel yapıyor evi, yoksa senin hislerin mi?

Zamanla öğreniyor insan, en zor arayışın “ev” de olduğunu, bir de, eve ne koysan aslında ol-madığını…


14 Temmuz 2020 Salı

Güne Bakış...

Yaşamak, bazen ne istediğini bilmeden

Bazen de sadece bir ağaç gölgesindeki huzuru aramak,

Belki de bu yüzden biraz umutsuz,

Biraz da umutlu…


8 Temmuz 2020 Çarşamba

Gün Yeni Bir Gün...




Her zaman günlük güneşlik olamaz ya... Kavurucu sıcakları da dindirecek bir bulut lazım... Kara kara dolanmasına aldanma; yağmurun kokusuna, serinliğine bırak her şeyi... Bir bakmışsın her şey olması gerektiği gibi...

1 Mayıs 2020 Cuma

Dönüş


Geçmiş yılların telafisi mümkün olur mu?
Bilmiyorum…
Yeniden başlamanın heyecanını yaşıyorum sadece.
Sevdiğim yerden başlıyorum, belki çok zor…
Pişmanlığın sızısı şimdi parmaklarımın arasında ince ince,
Hâlbuki yürüyüşlerin en heyecanlısı…
‘Keşke’lerle başlayan bir yığın cümle,
Nasıl ayrı geçirmişiz o günleri?


12 Nisan 2020 Pazar

Hatıra*


İlk hediye,

Ne zamandır bana vermek istediğin hediyeymiş, öyle demiştin.
Bir de bakmıştın uzun uzun...
İşte o bakış kaldı hafızamda,
Yitip giden sözlerinin tesellisi…

Kararsızdık,
Bir türkünün yürekteki sızısı mı, yoksa, neşesi miydik birbirimize?
Anlayamadık.

Yıllarımız başka başka hayatlara akıp gitmişken,
Nedense geçmiş günün hesabını şimdi yapıverdik...

Unutmak için mi parmağımıza birer yüzük taktık?
Yoksa gönlümüze bir yük mü bıraktık?

Unutmak demişken; o ilk hediyen,
Hala durur başucumda “Seni Düşünmek”
Sesin kulaklarımda çalınır,
“Çamdan Sakız Akıyor”  eşliğinde.
Şimdi dilimde,
“Gelmiyorsun”…
Şarkılar derin, çok acı…

Hatıra-


Bülbül Köşkü…
Hatırladığım bir küçücük meyhane,
Üç beş masa, her biri, birbirinin kavgasına da sevdasına da ortak.
Bir masa ki, sadece bizim.
Dün gibi aklımda Selim Amca'nın muzip bakışı, o tok sesi:
“Bu masaya her kimdir oturan, bilsin ki burası Gönül Köşkü!”

Bülbül Köşkü…
Bir yer düşün her şeyin başladığı; ama bitişi muamma…
Bir yer düşün yıkıcı; ama pişmanlığın zerresi yok…

Yıllar sonra kapısındayım,
Sadece birkaç saniye için zaman durmuş, her şey kaldığı yerden devam edecek gibi…
Bir ışıltı gibi geçti gülüşün, kendime geldim.

Şimdi karşımda görsem seni ne hissederim, ne yaparım?
Bilmiyorum.
Tuttuğum yastan bir gözyaşı kalmış mıydı?
Bilmiyorum…

10 Nisan 2020 Cuma

Armağan...

09/03/2020

Yeni yaşımı alırken, tam da yolun yarısındayken ilk hediyem kendime, kalemimle kutluyorum kendimi… Kıymetini bilemediğim her yaşım, her anım için binlerce özür… Yaşım ilerledikçe birçok hevesimin yarım kalacağını bilseydim; sevinçlerimi, mutlu anlarımı daha coşkuyla yaşar, heybemde bunlara daha çok yer açardım. Nefes alınamayan bir anda oksijen maskesidir bu anlar, hatırlarsın iyi gelir.

Yeni yaşımı alırken, tam da yolun yarısındayken bu sefer farklı davranacağım. Doğum günümü önemseyeceğim, kendimi önemseyeceğim… diyebilmek isterdim. Ne yazık ki kaygılarımın izin verdiği ölçüde yaşayabiliyorum her şeyi…

Kendimle ilgili her şeyi alarmın erteleme tuşuna basar gibi yaşadığımı, saatimi hep başkalarına göre kurduğumu anlamanın eşiğindeyim. Bir konuda kendimi ikna etmeye çalışıyorum:

Değişebilir miyim?

5 Mart 2020 Perşembe

Soru


Usul usul içimi yiyen bir endişe silsilesi… Sorum şu ki:
Aynı gökyüzünün altında yaşayan milyarlarca insandan biriyiz sadece… Neden anlaşamayız?

22 Ekim 2019 Salı

AFORİZMALAR-SORGULAMA


…İnsan kötülük yapmayı neden seçer? Hangi duygunun eyleme geçmiş halidir bu?

…Hırsla, egoyla kirletiyoruz kendimizi. Karşımızdakini aptal sanma hastalığına tutulup aslında biz küçülüyoruz.

…Gerçek bir öz güvenle yaşamak yerine güvensizliğimizi sığ bir kendini beğenmişliğin altına saklıyoruz. Kusurlarımız, halının altına süpürülen tozlar gibi…

…Kibir var bir de tabii, başkasını beğenmemek… Kim sormuş ki kendine “Ne haddime?” diye? Kim kendine hesap sorabilecek kadar cesur?

…Zorbalık… Ruhuyla, kişiliğiyle çökmüş kişinin güç gösterisi sadece… Kim bilir, hangi zayıflığını örtbas etmek ister? Kim ki zorbadır, bilin ki acınacak haldedir.

…Vicdan muhasebesi, aslında, acaba birinin kalbine verdiğim sızı döner dolaşır da benim kalbimi kanatır mı münakaşası, içten içe can yakıcı…


17 Ekim 2019 Perşembe




AFORİZMALAR-GEÇMİŞTEN GELEN

…Her insan kendi hayatının kundakçısı, her an bir yangına hazır. Her yangın bir başlangıç ve kaybedilenler bir son değil…


…Yaşamak bize sorulmadan verilmiş bir emir mi, yoksa bir daha tekrarı olamayacak bir lütuf mu? Biraz karamsar olacak belki, yaşam da aslında bir uyuşmazlık silsilesi, anlam ve gayesi muamma! Yaşamak tam gitmeye hazırlanırken “Gitme!” diyen bir sevgili gibi. İçinde yalvarış olmayan bir asaleti kuşanmışçasına; ama bir tarafı hep acınası… Eğer yaşamda aranılan bir amaç varsa belli oldu sanırım: Kendinle yaptığın hesaplaşmalarındaki tutarlılık. Hatalar en vefakar evlatlarıdır çelişkilerin.


…Aslında birçoğumuz, en suskunumuz bile hayata karşı ince bir sitem içindeyiz. Birileri bahane.


…Bir de şu var: Bu sefer kayan bir yıldıza rastlamadım.


…Aşk önce acıtmakmış bir canı, sonra kendine acınmakmış. Aşk acıtırken fark edilmeyen, acınırken yaşananmış.


…Hiç düşündün mü? Nesneler cansızlıklarına rağmen bir şey anlatmak ister gibi garip anlamlar taşıyabiliyor. Geçmişi ve kırılgan ruhu arasında en sağlam köprüyü kurmuş insanların doğası sanırım: Omzunda taşımaktan yorulduğu anıları nesnelere yüklemek! Ne yazık ki karmakarışık…


…İyilik görmeyi mi yoksa iyilik yapmayı mı yeğlersin deseler, cevabım iyilik yapmak olurdu. Bilmem… Belki de dünyaya hanemde bin bir borçla geldiğime inanışımdandır. Neyin bedelini ödüyorum ki ben?




KALP AĞRISI

Kara yazgımı bilirsin sen de,
Ben her seferinde içime birini gömer,
Göçerim bu şehirden.
Nice zaman sonra,
Ben ne zaman geri dönmek istesem
Gelmez benimle içimde giden.

Ne çabuk unuttun beni?
Oysa bak bana kalp ağrım!
Derdim hiç de unutmak değil,
Derdim senin için şimdi bir "hiç" olanla
Böyle ağrılı yaşamak.

Bir tek yüreğim ağır bana,
Ah! Bir dursa,
Bir tek yüreğimi yenemiyorum ben.

Yine de,
Gün geçiyor işte bir çırpıda seni düşünmekle
Nasıl yaşıyorum sanıyorsun?