Artık yeni bir şarkım var,
Rıhtımda arkandan bakakaldığımda dilime dolanmış.
Bin bir anıyla yüklü şimdi o yollar,
Her bir sokağı bizim adımızla mıhlanmış.
Bin bir çelişkinin ortasındasın bak, yeniden,
Sor bakalım,
Bu özleme bir çare var mıymış?
Edebiyat, kitap içerikleri, şiir, deneme... Yazmaya bir yerden başlamak lazım...Bir kitaptan, bir cümleden ya da bir dizeden; bir notadan veya tanıdık gelen bir ezgiden... gerektiğinde bir 'es' vererek bir yerden başlamak lazım...
Artık yeni bir şarkım var,
Rıhtımda arkandan bakakaldığımda dilime dolanmış.
Bin bir anıyla yüklü şimdi o yollar,
Her bir sokağı bizim adımızla mıhlanmış.
Bin bir çelişkinin ortasındasın bak, yeniden,
Sor bakalım,
Bu özleme bir çare var mıymış?
- Mutluluk, ruhun erdeme uygun etkinliğidir. -Aristoteles
- İstediklerimizin bazılarını elde edememek mutluluğun ayrılmaz koşuludur. -Russell
- Yaşamını kendi tercihine göre yönlendirebilen herkes güzel yaşamak için bir hedef koyar-mevki, ün, zenginlik ya da eğitim- tüm eylemlerini bu hedefe bakarak gerçekleştirir. -Aristoteles
- Birçok durumda yeniden yapmanın başlangıcı olarak yıkmak gerekir. -Russell
- Mutluluk erdemin sonucu değil, erdemin kendisidir. -Spinoza
- İnsanlar doğaları gereği birbirlerinin düşmanıdır. -Spinoza
- İnsanın duygularını yönetmedeki ya da denetlemedeki acizliğine esaret adını veriyorum. -Spinoza
- Özgür bir insan ölümü her şeyden daha az düşünür ve onun bilgeliği ölüme değil hayata kafa yormasındadır. -Spinoza
- Gönüller silahla değil, sevgi ve yüce gönüllülükle fethedilir. -Spinoza
- Cehaletin kimseye bir fayda getirdiği görülmemiştir. -Cicero
- Kendi savaşını her gün kendi kendine vermelisin. - Nietzsche
* "...Özgürlüğün, insanların kendi istekleriyle yarattıkları durumlara tam karşıdan bakmalarını ve o durumların sonuçlarına katlanmaları gerektiğine inanıyorum."
* "Hiç kimseye benzememek için insan herkese benzemek cesaretini gösterebilmelidir."
* "Kendimi en çok, seni gördüğüm zaman bulabiliyorum. Sanırsın ki, sende kendimden bir şeyler biriktirmişim."
* "...Ama bence sende, yıllarca büyük değer verdiği fikirlerin aslında on para etmediğini fark edivermiş bir insanın şaşkın hali vardı."
* "Şimdi bir adım daha at, özgürlüğünden vazgeç: O zaman her şeyi yeniden kazandığını göreceksin."
* "Hem sonra, ben de düşünüyorum ki insan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulamadığı müddetçe, insan değildir, adam değildir."
Özgürlük Yolları üçlemesi için paylaştığım yazıma https://harmoniaes.blogspot.com/2025/10/sartre-ve-ozgurluk-yollar.html adresinden ulaşabilirsiniz.
İlişkinin heyecanla başladığı günler en güzel günlermiş gibi
gelebilir; ancak en çok darbe de bu dönemde alınır. Çünkü, ilişki yeniyken her
şey yenidir. Çevre yenidir, yollar yenidir, şarkılar yenidir; hatta dolabındaki
üç-beş yıllık kazak bile sırf “O” sarıldı diye yenidir mesela… Aşk yenidir,
yenidendir; hem güzeldir hem yorucu…
Garip olan şu ki sevdiğimizi söylediğimiz insana güvenemeyiz
de… Sözlerinde, yaptıklarında başka başka anlamlar ararız. Adını koymaya
çalıştığımız her şey bir kıskançlıkla, bir yanlış anlamayla değişebilir. Çok
sert rüzgarlar esebilir, hiç hesapta yokken.
Sonuçta haklı olmak o kadar önemlidir ki, dinlemeyiz…
Haklı olmak… Çok mu önemlidir gerçekten? Haklı olmak, incitmelerin ya da incinmelerin telafisi olabilir mi?
Birine karşı haklı olmaya çalışmadığınızda aşıksınız
demektir. Aşk o kadar vazgeçiştir kendinden… Kalbin karşısındakiyle uzlaşma çabasıdır ki çoğu kez karıştırılır; o kaybetme korkusunun getirdiği kabullenişlerle… Aşk
bazen bu ikisi arasındaki farkı anlayamamaktır. Şansınız varsa ya vaktinde
anlarsınız ya da geç kalır ayrılırsınız…
Yıldızlar da umudu kesmiş senden,
Yarım bir kalpten küpe kondurmuş gökyüzüne.
Bir eşi kayıp...
Çok uzun zamandır bekliyorum,
Nicedir, kendimce…
Artık dileklerimin bile sonu gelmiş olmalı ki,
“Kal” diyemiyorum gönlümce…
Şu dudağının kenarında başlayan ince tebessüm,
Ve izlediği o tek gamze…
Işıklı bir yol var ki,
Gözlerinin siyah harelerinden gelen…
“Biz” e giden yolun haritasıdır işte,
Tüm “acaba”ları “mümkün” kılan…
Dur bakalım,
Bir oyuncak kavgasıydı bizimkisi, ki hala paylaşamadığımız şeyler var -bence-
Onca zamandan sonra,
Bir çocuk kırılmış oyuncağına nasıl bakarsa, öyle bakıyorum sana. Oyuncağını kıran kendi olsa da...
Çocuktur, unutur -ki unuttuğu görülmemiştir-bence-
Aşk çıkmazı diyorlar...
Halbuki içinde senin olmadığın bir yol mutlaka olmalı... Yollarım sana çıkmamalı...
Umut çıkmazı...
Ben neredeyim şimdi, hangi çıkmazdayım?
Düşünmek birini,
Ve düşünülmek düşündüğün tarafından,
Karşılıklı birbirini düşünmek...
Eski bir oyun vardı hani,
Saat saat üstüne...
-Sağ ol, dedi adam.
-Niçin? diye sordu kadın.
-Geldiğin için, diye yanıtladı adam.
-Sen de sağ ol, dedi kadın.
Akşamın bir vakti, kadın tam bahçe kapısından içeri girecekken bu teşekkürle -teşekküre dair sorgula-ma- son kez geriye dönüp bakmıştı.
Kim bilir?
Belki de teşekküre hiç gerek yoktu...
(2004)
Bana anlattıklarına bakılırsa sen kendinden kaçar gibisin.
Sürüklenmektesin bir uçuruma onulmaz yaralarınla,
Ve yaralarına karşı umarsızsın...
Mutlu olmak istiyorsan aşkta tutarlılık arayamazsın!
Her türkü bir ağıttır,
'Seven'den 'sevilen'e yakılan.
Sunulmuş iki seçenek vardır...
Ve her türkünün varış noktası aynıdır:
"Ya beni de götür ya sen de gitme"
'Seven' nasıl çaresizse 'sevilen' de çaresizdir artık..
Tek çare birlikte olmaktır.
Her türkü nicedir kavuşamayan iki sevgilinin vuslatıdır aslında... (2004)
“İnsanın sevdiği bir ev olunca, kendisine mahsus bir
hayatı da olur.”
*Huzur-Ahmet Hamdi Tanpınar
Evde olmak, bir eve ait olmak, o evde kendini iyi ve güvende
hissetmek… Mutlu da gelsen mutsuz da gelsen evinde olmanın verdiği o şükür
duygusunu yaşamak…
Barınmak için, güvenlik için bir evi olmalı insanın. Tabi ki
bu ilk öncelik! Peki sonra?
Evini sevmek hayatı sevmeyi de kolaylaştırıyor,
yaşadıklarını da.
Ev o kadar kişiye özel, kendisine özgü ve o kadar kendiliğinin
bir parçası ki, ev ev üstüne olmuyor…
Bazen de evin içindeki şehir kalabalığı iyi geliyor …
Eşya mı güzel yapıyor evi, yoksa senin hislerin mi?
Zamanla öğreniyor insan, en zor arayışın “ev” de olduğunu, bir de, eve ne koysan aslında ol-madığını…
Yaşamak, bazen ne istediğini bilmeden
Bazen de sadece bir ağaç gölgesindeki huzuru aramak,
Belki de bu yüzden biraz umutsuz,
Biraz da umutlu…