BİR HAZİNEDİR ÇOCUKLUK ARKADAŞI
İnsanın değişmeden, kendi kalarak yürütebildiği tek
arkadaşlık bence çocukluk arkadaşıyla kurduğu arkadaşlıktır. “Dost” diye tabir
edilen, sonsuz güvenilen, sığınılan liman misali, yeri gelince yaslanılan dağ
gibidir. Ben bu yüzden az ve öz olsa da çocukluk arkadaşının yerini hiç
kimsenin tutamayacağını düşünüyorum.
Yıllar geçtikçe ve yaş ilerledikçe yeni tanıştığımız
insanlara hep mesafeli olmaya çalışıyoruz. Hatta bazen olduğumuzdan farklı
davranıyor, düşüncelerimizi de açık seçik söylemiyoruz. Kimisi bunu karşı
tarafa kendini kabul ettirebilme uğruna yapıyor, kimisi de insanlara karşı
ördüğü duvarın yıkılmasını istemiyor. Saklı olmak bizi güvende tutuyor. Oysaki
çocukluk arkadaşı öyle midir?
Çocukluk arkadaşınız sizi en saf halinizle tanır. En
büyük korkularınızı, sizi en çok eğlendiren şeyi, ne düşünüp ne tepki
vereceğinizi bilir. Sizin, siz olmadığınız zamanları bile bilir. Bu yüzden
hoşlanmadığınız bir şeyi çocukluk arkadaşınız söylediğinde sizi rahatsız etmez,
aksine düşünmeye sevk eder. Yardım istemekten çekinmez, onun ihtiyacı olduğunda
da yardım etmekten asla vazgeçmezseniz.
Yeni tanıştığınız insanlar önce hayatınıza bir dinamizm
getirse de sonludur. Konuştuklarınız sınırlıdır. Yıllar size tecrübe verirken, aslında
arkadaşlık kurmayı geriletir. Oysa çocukluk arkadaşınızla ne söz biter, ne
paylaştıklarınız. Hatta en zor zamanlarınızda anılarınız tutunacak bir dal
olur. Uzakta da olsa çocukluk arkadaşınızın varlığı tüm iyilikleri, saflığı
hatırlatır ve gerçekten ilaç gibidir, iyi gelir.
Sahip olduğum tüm arkadaşlarıma nazaran çocukluk
arkadaşlarımı daha bir kayırıyorum hayatımda. Çocukluk arkadaşına sahip olmanın
bu kadar önemli olduğuna dair farkındalığım neye dayanıyor diye sorarsanız,
ilerleyen yaşla beraber geçmişi daha çok düşünmem diyebilirim. Bir de kendi
çocuğum tabi ki, çünkü onu arkadaşlarıyla izlediğimde kendi çocukluğumu izliyor
gibiyim. Bu yüzden kendi çocuğumun hangi arkadaşıyla bağı sağlamsa kopmaması
için elimden geleni yapacağım. Bu duyguyu o da hissetmeli. Hayat zorlaşırken,
en güvendikleri en çok üzen olurken, yanında biz olamazsak emanet
edebileceğimiz biri, birileri olmalı.
Çocukluk arkadaşı insan ömründe belki de tek gerçek
arkadaş, bir manevi miras. İyi ya da kötü geçen çocukluğunuzun şahidi, ortağı,
yoldaşı… Ne zaman ki onu kaybedersiniz, geçmişinizin bir parçasını kaybedersiniz.
Herkes değişir, çocukluk arkadaşınız da değişir; ama en güzeli, onun size bakan
yanı hep aynıdır. İşte bu yüzden, çocukluk arkadaşıyla beraber büyümeyi ve hayatın
sürüklediği onca şeyin arasında birlikte var olabilmeyi önemsiyorum.